وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا (Biz Kur’an’da mü’minler için şifa ve rahmet olan ayetleri indiriyoruz. Zalimler için zararlarını artırır” (İsra Suresi: 82 Ayeti)
قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء “De ki: Kur’an, inananlar için hidayet ve şifadır.” ( Fussilet Suresi: 44.Ayeti )
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿ “Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. Zariyat Suresi 56) يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ ” Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü’minlere hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus Suresi: 57 Ayeti)
Ben dini konularda eski din alimlerine bağlıyım. Çünkü onlar dinimizin inceliklerini (hikmet ve felsefesini) çok iyi bildiklerinden onların kitaplarında safsata, atmasyon vs. olmaz. Hani derler ya bilgiyi akıl süzgecinden geçirmek. işte bu eskilerde vardır. Bilinenin aksine onların fetvalarına daha çok güvenirim.
rivayet edilmiş (bildirilmiştir) ki, İmam-ı Azam yarım milyon, İmam-i Hanbel bir milyon hadis şerifi ezber bilirlerdi. fakat sorulara cevap (fetva) verirken “-Bu benim görüşümdür. Tek doğru da bu değildir”derlerdi. çünkü verdiğim cevapta ısabet yoksa hata Resulullah’a ıkmasınbana çıksın düşünürlerdi. Bu kadar titiz, bu kadar ince giderlerdi.O nedenle ben eski alimlerin görüşlerine (yorum ve içtihatlarına) güvenir, ölçü alırım. Kuran’ın imani konularla ilgili ayetleri Maturidi Hazretlerine göre, ibadet ve hukukla ilgili ayet ve hadisleri İmam-i Azam’a göre, İmam-İ Gazzali’ye göre anlarım. Ölçü bu. Bu ölçüye göre düşünmeyenlerle fazla da olsa işim olmaz.
Herkes Kuran’dan anlayamamalı. Anlarsa yanlış yapar. TC anayasası çok küçük bir kitaptır. hem de anlaşılır bir dili vardır. fakat ondan anayasa Hukuku profosörleri bile zor anlıyor. Farklı farklı sonuçlar çıkarıyorlar.içimden: “-sen eskileri bir incele ve anla da ondan sonra ne diyeceksen de. Seni dinlerim” şeklinde düşünürüm. Onun için günümüzün cahillerine nefes tüketemem. KURANA VE İSLAMA YAPILABİLECEK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK
Elmalı tefsiri İslam aleminde yazılan en kapsamlı çok yönlü bir tefsirdir. 700 yıl önce yazılan İbni Kesir tefsiri Kuranı hadislerle tefsir eden bir tefsirdir. Daha bir çok tefsirde bu ayetlerin izahında: ” Ruh hastalarına, cinlilere, şu ayetler veya şu sureler şu kadar sayıda okunur” diye Yukarıdaki ayetlerin açıklamalarına bakıldığında özetle şu vardır: “Toplum bir insana benzer. Nasıl ki, insanda mide, bağırsak, kalp ve böbrek hastalıkları varsa; Toplumda inançsızlık, içki,kumar, dedi kodu, gıybet (arkadan konuşmak) laf taşıyarak insanların arasını veya karı-kocanın arasını açma (ki, buna sihir denir), iki yüzlülük gibi hastalıklar vardır. Aynı şekilde Kuran’ın tatbikiyle bu ruhsal ve sosyal hastalıklar azalır. yok olur ve toplumda rahatlık ve mutluluk yaşanır”.
Şizofreni gibi delilik ve akıl bozukluğu bir beyin hastalığıdır. bunların çoğu nörölöji ve psıkıyatride tedavi edilmektedir. Okuyarak iyileştirme peşinde koşanlar arasında hoca diye subhanekeyi bile bilmeyen ve sırf palavra ile işi götürenler vardır. Bunlar Kuranın yukarıdaki gönderiliş amacına uymayan çarpıtmalardır. Lütfen yukarıdaki ayetlerin Elmalı tefsiri, Ömer N. Bilmen ve büyük hadis alimi ibni Kesir tefsirine bakılsın.
Bilindiği üzere İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif, aynı zamanda bir islam alimiydi. Kuranın ilk tercümesini hazırladı. Sonra Kuran’a hürmeten: “Ben kimim ki, benden önce kimsenin yapamadığı bir şeyi yapamam” diye yaptığı meal ve tercüme çalışmasını yakan büyük şair bu sıkıntıdan nasıl söz etmişti İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde
Lafzı muhkem yalnız anlaşılan kuranın Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.
Değerli okuyucular. Kuran bazı kimseler tarafından yanlış anlaşılıp uygulandığından Mehmet Akif’de DERT BÜYÜK İDİ.